“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.. Çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir... Afrika atasozu

Çarşamba, Ocak 30, 2008

Var...Yok!


Üzerime üzerime geliyor bütün duvarlar. Çepeçevre sarmış beni yalnızlığım. Bir ses dahi çıkmaz dışarı/bir umut girmez bacadan düşercesine… Ne bir kelebek kanatlanir, ne bir kuş şakır bahçemde. Hep beklediğim, saçlarımı yolduğum, gözümde yaş biriktirip akıttığım, uğruna savaşlar göze aldığım nerede?..

Kimi hesaba çekmekteyim? Kim bana ne söz verdi? Ben değil miyim yolumu seçen? Aşk, aşk diye yollara düşen? Ölüm de olsa gitmeyi göze alan ve bozkırda uçarcasına koşan? Dikenler değil miydi beni yırtan? Koşarken kanamış her yerim, göremedim. Ancak umut dağa çıkınca gördüm ki, kalmışım kan revan içinde!

Şimdi neyin hesabı beni kuyulara salan? Göklerin kayrası yüz çevirmiş düşlerimden!

Bir yolum var gidecek, ağlaya inleye… Her nereye varırsam, bilirim ki, ‘ben’ çıkar karşıma. Kimse ayağımı zorla attırmadı diğerinin önüne. Öyleyse yüzleşirken bu korku niye?

Var/Yok…Kim? Ben miyim kendimi prangalayan?

Ah iki gözüm, neler görmekteyim ben? Adım adım büyümüş bir kız çocuğu, kadınlığının son demlerinde, huzur içinde yatacak kendi küllerinde…

29 Ocak 2008

Birsen Şahin

Etiketler:

Cuma, Ocak 25, 2008

Satılık Oy

Dilekçeme Gelen Cevap

-------Original Message-------

From:
Hastahakları
Date: 24.01.2008 11:27:52
To:
Birsen Şahin
Subject: YNT: Sikayet

Geçmiş olsun,
Karşılaşmış olduğunuz sıkıntılar için üzgünüz. Umarız bundan sonra bu tür sıkıntılar yaşamazsınız. Söz ettiğiniz problemlerin önlenmesi ve sağlık hizmeti kalitesinin arttırılması için hasta odaklı sağlık hizmeti anlayışıyla bütün devlet hastanelerinde "Hasta Hakları Uygulamaları"nı başlattık. Yazınızda belirttiğiniz gibi aslında 2-3 senedir kesintisiz olarak sağlık çalışanlarına hasta hakları konusunda eğitimler vermekteyiz. Takdir edersiniz ki bu bir kültür işi olduğundan hasta hakları kültürünün yerleşmesi de biraz zaman alıyor. Ama hastalarımızın insan onuruna yakışır şekilde hizmet almaları için bu çalışmalarınız sürecektir. Bu konuda ayrıntılı bilgiyi sağlık hizmeti için başvurduğunuz hastanenin "Hasta Hakları Birimi"nden veya bizim internet adresimizden
http://sbu.saglik.gov.tr/extras/hastahaklari/giris.html alabilirsiniz. Sağlıklı günler dileğiyle...


.................................................................
T.C.
SAĞLIK BAKANLIĞI
Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Hasta Hakları Şubesi
Tel: 0 312 585 1479
0 312 585 1480

Faks:0 312 585 15 65
0 312 585 15 66

Kimden: Birsen Şahin [mailto:birsen58@gmail.com]Gönderilmiş: Sal 22.01.2008 15:10Kime: HastahaklarıKonu: Sikayet

Yukarıdaki Cevaba Benim Tepkim

Siz benimle alay mı ediyorsunuz?

Saglik Bakanligi Tedavi Hizmetleri olarak butun olanaklar sizlerin elindeyken, beni "gecmis olsun, elimizden bu kadari geliyor" gibi ise yaramayan bir cevapla mi tatmin edeceksiniz? Bu mu hastanin hakkini savunmak? Koskoca Saglik Bakanligina yakisan boyle bir cevap midir?

Dosyamin Saglik Bakanina gonderilmesini saglayacagim, tabii sizin cevabiniz ile birlikte. Ne kadar uzuldugunuzu oraya anlatirsiniz. Zira, ben sizden benim icin uzulmenizi degil, cozum olmanizi arzu ederdim.

Birsen Sahin


Eveeeet, sayın Devletim, şimdi gelen geçen okumalı bu yazışmayı ki, sen de "Devlet için vatandaş" değil, Vatandaş için Devlet" ilkesine biraz yaklaşasın. Gerçi bu yukarıda yazdıklarımın Devlet ile birebir alakası yok, benim başıma gelenler bürokratik işlemler. Buradan da görüyorum ki, bürokrasi birşeylerin değişmesine hala ayak diriyor. Az kaldı az, altı ay daha...

Bu arada ben de Çekirge'de bulunan anlaşmalı Rommer fizik tedavi merkezinde tedavi görmeye başladım, 4 şubat itibariyle de fizik tedavim başlayacak. İyi ki hükümet bu anlaşmalıların yolunu açtı da, bir hasta olarak insan yerine kondum. Birileri çıkıp "sağlık paralı oluyor" diye bağırmıyor mu? Çıldırasım geliyor!!! Yahu, bizde sağlık zaten paralıydı, muayenehaneye giderdik, sonra sigortaya uğrardık ve ilaçlarımız yazılır, tetkiklerimiz yapılırdı. Ben çalıştığım sürece hep böyle muayene oldum. Şu anda da muayenehaneye gitmediğim için almam gereken fizik tedavi desteğini alamadım. Anlaşmalı polikliniğe gidince hekim tereddütsüz, derhal destekleyici tedavi olarak fizik tedavi uygulaması başlattı. Sorun nerede? Hükümetlerimizin hiç bir devlet memuruna tanımadığı bir hak, devlet memuru olan hekimlerin, aynı zamanda kendi muayenehaneleri de olmasında. Diğer memurların var mıydı bu hakkı? Yooook!!! Eeee, ne iştir bu? Yani, birileri bize bunu özellikle yaptı. Sonra da kalkmış benden oy istiyor. Ne adına "Cumhuriyet elden gidiyor" adına. Nereye gidiyor Cumhuriyet? Biz hala Cumhuriyet taraftarı ve laik düzende yaşamak isteyen vatandaşlarız. Oylarınız nereye gidiyor biliyor musunuz ey eski solcular ama şimdiki diktatörler, sizin oylarınızı biz artık sağlık sistemine sattık, sizin oylarınızı biz artık, bir ülkenin bütün vatandaşlarının eşit sağlık, eğitim hakkı alabileceği bir düzene sattık!.... Bunca zaman siz bizi çıkarlarınıza sattınız gelmiş geçmiş bütün partiler, ama artık biz sizi satıyoruz...Haberiniz olsun : ) dedim. Çıkarın artık başlarınız kumdan da, merak içinde kumda debelenmeyin nerede bu oylar, salak mı bu insanlar diye... Yooook, biz hiç mi hiç salak değiliz. Yıllarca sabrettik, belki birgün düzelirsiniz diye, anladık ki sizin düzeleceğiniz yok, anladık ki siz bir kısım zümre kendinizi asli vatandaş, bizim gibileri de teba gördünüz ve bunu gönüllü değiştirmeyeceksiniz, işte bizim ana-babalarımız da bizim iyi eğitim almamız için elinden geleni yaptı ya, biz artık sizlerin bizim ana-babalarımıza, nine-dedelerimize attığınız kazığın öcünü böyle alıyoruz.


Oyunuzu geri mi istiyorsunuz? Zira biz hala sol görüşlü vatandaşlarız. haydi, buyurun, meydan sizin, her insanın yaşam, sağlık, spor, eğitim, barınma, beslenme hakkına sahip çıkın, buyurun, hodri meydan... Bakın o zaman o oylar nasıl yön değiştirir!!!

Etiketler:

Salı, Ocak 22, 2008

Yasaklar ve Özgürlükler Komedyası

Nerede var yasaklar? İran'da, bazı Avrupa ülkelerinde(hani bizim AB'ye üye olmamızı engelleyen), Çin'de...vs, vs, vs...

Bu benzetme insana neyi ifade eder? Geri kalmışlık, ırkçılık, başkasına yaşam hakkı tanımama...

Ne kolay anlaşılıyor, değil mi?

Bizim gibi ülkeler You Tube'e karşı savaş açıp sansürler, mahkeme kararıyla ülkedeki bütün internet kullanıcılarına bize zararlı olduklarına inandıkları siteleri, söylemleri yasaklar. Öyle ya, bizler hepimiz salağız, kafamız hiiiiç çalışmaz, bizim yerimize onlar düşünür, ne gereği var bizim düşünmek gibi bir yorgunluğu göze almamıza? Biz sonra bilemeyiz ya, bizim için incitcici videoları protesto etmeyi, eh, Devletim kökünden yasaklasın en iyisi : ). Unutur Devletim, kendi vatandaşlarının da artık bir/birkaç yabancı dil bildiğini ve protesto etmekten aciz olmadığını. Kaldı ki, bu seviyede birkaç dil bilen zaten kendi olanaklarıyla öğrenmiştir bu dilleri, haşaaa okullarında veremez böyle bir eğitim ki, herhes öğrenip de, dünyaya kafa tutmasın ve ne olur ne olmaz, ele güne rezil olmasın memleket : )

Neyse; bizim gibi ülkelerde, bütün memurlara Devlet memuru olduğu müddetçe, başka bir kurumda çalışmak ve/veya özel işletme açmak yasak iken, bu konuda hekimler muaf tutulur. Yani, doktorlar hem Devlet hastanelerinde çalışır, hem de muayenehane açar.

Eeee, sonra ne mi olur efendim? Haydi buyurun beraber okuyalım:

"2007 Yılı Eylül başından beri belfıtığı rahatsızlığım var. Burhaniye Devlet Hastanesi Balıkesir’e MR’a sevk etti eylül ayında. Fakat beni Balıkesir’e götürecek kimsem olmadığından gidebilmem mümkün olmadı. Bursa’daki evime geldim ki, burada hiç olmazsa komşularım beni gerekli yere götürebilsin diye.

SSK Çekirge Devlet hastanesi Beyin cerrahlarından Muzaffer bey, elimdeki sevke rağmen, sade röntgenimi aldırdı. Muayenehaneye gitmediğim için gerekli ihtimamı görmedim. Zaten kapıda bekleyen hastalar da beni uyarmıştı. Neyim olduğu konusunda, benim ısrarım karşısında, yarım ağızla belfıtığım olduğunu ifade etti. Ki, ben bunu Burhaniye’de zaten öğrenmiştim, öğrenilmesi gereken ne vehamette olduğuydu. Akabinde, belki fizik bölümü ilgilenir diye, aynı hastanede Fizik hekimi Tuncay beye gittim. Kendisi yıllardır zaten bir iki ilaç verip, ne olduğu ile hiç alakadar olmadığı için, ne MR’ım çekildi, ne de fizik tedavi görebildim.

Aralık ayında eski Akdoğan Oteli olan şimdiki Çekirge Fizik(Devlet) hastanesine gittim. Sağolsun Üzeyir Ender bey MR’ımı çektirince, üç ay gecikme ile belimde iki yerde fıtık olduğunu öğrendim.

Şu anda dört ay bitti ve ben hala ızdırap çekiyorum, fakat ne hikmetse hala bir müddet de olsa, ilaçların yanında iyileşmemi hızlandırabilecek bir fizik tedavi göremedim. Sonunda hastaların ikazı ile ancak muayenehanesine gitmem gerektiğine yönlendirildim.

Fakat, 20 yıl bu memlekete hizmet etmiş bir emekli olarak bunu hazmedemediğimden, sanırım bize açılan kapı olan anlaşmalı özel hastanelerde çözüm arayacağım.

Lütfen bu Devlet hastanelerindeki beyin cerrahlarını ve fizik hekimlerini takibe almanızı rica ediyorum. Yazık ki, bendeniz muyanahaneye gitmeden fizik tedavi görebilen sadece bir tek hasta ile tanışabildim.

Kalp sorunum oldu Aralık başında. Yine eski SSK’da kalp hekimi Havva hanıma gittim. Hekim, mesai saatindan 65 dakika sonra gelince, altı hastayı aynı anda içeriye aldı. Altımız birden sıradan tansiyon kontrolünden geçtik. Sonra yine eski yerlerimize geçirilip, altı kişi, sıradan, koyunlar gibi, hekim hanımın muayenesine tabi tutulduk. Bu arada belimde çift fıtık olduğundan ve hasta yatağına yatmak zaman aldığından, Havva hanımın omzumu zorla bastırmasını yaşadım. İkazım sert olmak zorunda kaldı ki, bu davranışından vazgeçsin. Bir de, niye yalnız geldiğimin, madem bel sorunum vardı, niye yanımda birini getirmediğimin hesabını vererek. Bu olayın da çözümünü Kalp Aritmi hastanesine giderek buldum.

Kalp Aritmi'deki doktorum, hemen anjiyo yapmayıp, bir de kalp sintigrafim alınsın ki, ona göre anjiyo gerekip, gerekmediğinin kararını versin diye, beni bir de Tıp Fakültesi'ne yönlendirdi elimde sintigrafi talep ettiğini belirten bir yazı ile. Tıp Fakültesi'nde kalp bölümünde daha bankoda durduruldum. Benim elimdeki yazı birşey ifade etmezmiş, benim orada muayene olmam gerekiyormuş ve oradaki doktor gerekli görürse beni sintigrafiye yönlendirirmiş. yani, belfıtığında başıma gelen tekrar gelecek. Tabii bir de şu var ki, benim ülkemde bir hekimin görüşü, diğer bir hekimin umurunda değil, hatta bir de benim ülkem o kadar zengin ki, aynı konuda mükerrer muayene edileceğim, ve adıma mükerrer ödeme yapılacak. Yoksa ben mi yanılıyorum? Hani muayenehane falan : ) belfıtığında olduğı gibi...


Birsen Şahin"

diye vatandaşın biri bir çok yere şikayet epostası yollar, ve bakalım Devletim neyler? Hep beraber bekleyelim ve görelim efendim.



Etiketler:

Cumartesi, Ocak 12, 2008

Kendime Konuşmalar 28




Bir örümceğin ağına düşmüş, debelendikçe debelenir umutlarım. Sanki bir el uzanır bir an çelik kadar sağlam ağların arasından, ama ulaşamaz parmaklarıma. Her uzanışında daha bir kanar sırtım, tırmık izleriyle dolar pembe beyaz tenim. Ne göğüslerim aktır artık, ne elim yüzüm. Cüzzam sarmış eldiven gibi parmaklarımı ve ipekle boy ölçmeye gücü yetmeyen tenimi/yoksa ben mi yanılmaktayım? Öyle ya, örümceğin ipeği değil midir ki, çelikten beş kat daha fazla demirleşen ve kendi boyunu dörde katlayan? Öyleyse neden ipek gibi yumuşacık aldatmacası tenime? Ya pamuk, o değil midir dalından kopartılırken ellerimi paralayan? Hep mi aldatıldım böyle ben?.. Bu da mı aldatmaca? Ben miyim kendimi bir ağın içinde varsayan?..Kendime yalan bütün gerçeğim…

Kapana kısılmanın bilmecesi o zaman benim gayya kuyum; ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Anladım ya örümcek benmişim meğer ve aklım bana oyun oynamış, sanki bir ağ sarmışcasına tutsak almış beni, tırmıklamaktaymış kendi ağlarım içimi, kabuğummuş ördüğüm korunmak için başka başka “kendim”lerden, vakit geçmiş, yolun sonu görünür ufukta ve ölmede ağım…son nefeste!

Tanrım! Ölsün artık ağlarım ve ne ben kalayım geriye, ne sen!..

Etiketler:

Seninle gurur duyuyorum

kalbim seninle

Edith Piaf - La Vie En Rose
by bigproblem11