“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.. Çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir... Afrika atasozu

Pazartesi, Temmuz 31, 2006

Çok yaşa Lübnan

Long Live Lebanon



Lübnan çok yaşa!

Yüreğim seninle atıyor...

Aşk, Elem, Felaketim





Dinleyin/dinletin http://www.youtube.com/watch?v=lVbBy7HGW7w&mode=related&search=fairuz



Aşk

İçimde gizlediğim
Mutlu tebessüm
Bir çocuk paklığı

Sesler celladım
Tenim günahkâr
Güneş örter üzerimi
Ay bakakalır



Elem

Gördüm ağlaşan bebekler
Çölde mezar
Yüreğim kanar

İsa ile Mustafa elele
Süzülür Mabet'e
Paramparça dualar


Felaketim

Duyduğum çığlıklar
Mezarım olur
Toprak bakakalır

Birsen Şahin
31/07/2006

Çaresiz/lik


Dinleyin/dinletin http://www.youtube.com/watch?v=uu6YZYnQl0M&mode=related&search=fairuz




Toprakta göz göz
Köstebek izleri

Bir gül boyun bükmüş
Tutunamayan

Uzaktan bir ferman
Beyrut'ta inletir Faiyrouz'u

Yüreğimde bir dal daha kırıldı
Çaresiz
/im

31/07/2006
Birsen Şahin

Pazartesi, Temmuz 17, 2006

Umut Ağacı



Bir kurşun bin can taşımış
Hayallerimi yüklediğim
Son perde inmeden
Hayallerim rakseder
Her bir canlıda uykuya dalmadan

Ne silah kurşunları
Ne tecavüzün izleri

Hiç biri baki değil cehennem kıskacında
Umutlar yeşerir bir daha
Toprağa düşen her nüveden
Sıratta yol kesilir
Etekler hesap verir

Ne silah kurşunları
Ne tecavüzün izleri

Yatağıma süzülmüş sessiz hüzün
Kan ter içinde yalnızlığım
İsyan eder gözlerim
Kara geceye
Yitik bir düştü gördüğüm
Babil’in ülkesinde

Ne silah kurşunları
Ne tecavüz izleri

Bütün kirlerimi çitiliyorum
Arındırıyorum tenimden
Çitiledikçe ağarıyor
Çivit temizliğinde hayallerim
Sabah gelecek
Üzerime yatarken şehir

17/07/2006
Birsen Şahin

Cumartesi, Temmuz 08, 2006

Dünyayı Yönetenlere Dur Diyelim!




Mayıs sonlarında “Aç Gözünü Türkiye’m” konu başlıklı yazımda işlemiş olduğum ABD’nin köşeye sıkışmışlığı nihayet meyvelerini vermeye başladı. Zaten ABD bunu kendisi de görmüştü de, yine de ısrarla dişlerini göstermekten geri durmuyordu, acaba İran göreceği dişlerden “havlayan köpeğin ısırmayacağını” anlamamış olabilir miydi? Yok, İran bunu yemedi ve ısrarla Rusya ve Uzak-Doğu ile ticari irtibatlarını kesmeyip, aksine daha da geliştirdi.

Birçok yazımda hep vurguladım, dünya tek kutupluluktan ayrılıyor, Rusya ve Hindistan ve Çin gibi ülkeler geleceğin dünya Devletleri, diye. Yavaş yavaş bu görülmeye başlandığı gibi, bu ikinci güç de el altından dişlerini göstermeye başladı. Zira, ABD eğer bu gücü görmemiş olsaydı ve Rusya ve Çin gibi ülkeleri kandırıp, İran’a saldırı konusunda yanına alabilseydi, bugüne kadar çoktan İran’a saldırmış olurdu. Yine de, durum böyle olmuş olsaydı bile, ABD bu savaştan başarılı çıkamayacaktı, çünkü bölge kana bulanacaktı ve halkı kendisine güvenini kaybetmiş, askerleri gün be gün uzak diyarlarda yaşamını yitirmekte olan bir ABD hükümeti ayakta kalamayacaktı. Bence dünya bir ihtimal bir Üçüncü Dünya Savaşından kurtuldu. Bir deli ne işler açacaktı başımıza. Ama, acaba bu deli mi bu işleri başımıza açan, yoksa bu delinin de ardında başka çılgınlar mı var?

Bir çoğumuzun bildiği gibi, İran çok zengin bir ülke. Bu pastayı kendi başına yemek isteyen ve gün be gün açık veren ABD bütçesi, bir yerlere “demokrasi” götürme adı altında, daha iyi sömürü düzeni sağlayıp, kan emebilmek adına, kukla hükümetleri görevlendirip, üç kuruşluk aklı olmayan adamları “parlak siyasetçiler” olarak medyada pompalayıp, halkı televizyon kanalları ve günlük gazetelerle aldatıp, seçtiren Amerikan ekonomisi, İran’ın zenginliklerinden gözünü alamıyordu. Malum, bir tek Irak’ı sömürgeleştirmek, ABD’nin para babaları için yeterli olmamıştı. Hatta son dönemlerde, dünyada birçok ülke ABD Doları ile ticaret yapmayı bırakmış, Rusya kendi enerji borsasını kurmuş, kendi parasını ihraç ederek, kendisiyle yapılacak ticarette Rublesinin kullanılmasından yana tavır almış, İran da en kısa zamanda ABD Dolarını bırakacağını açıklamış olduğundan, dünyada genel ekonomik gidişin de çok umut vermediği, hatta özellikle zengin ülkelerin yaşlı nüfusundan ötürü ticari faaliyetler zayıflamış olduğundan ABD işgal edebileceği ve kendi ticari sömürü düzenini kurabileceği ve kendi parasıyla ticaretin yapılabileceği, kendi para babalarının eliyle girdiği ülkelerde sahte borsalar kurdurup, sömürgelerini iliklerine kadar soyabileceği düzenler oluşturabileceği büyüklükten gün be gün uzaklaştırılmaktaydı. Bu hiçbir süper gücün işine gelmez takdir edilebileceği gibi. ABD’nin de işine gelmedi. Hırlayıp duruşu bundan ötürüydü.

Rusya, Çin ve Hindistan’ın İran ile ısrarla ticari faaliyetlerde bulunmaları, günden güne yeni anlaşmalara imza atmaları, ABD’deki para babalarının gözünü açtırdı. Çünkü, dünyada yeni bir güç oluşmuştu onlar kafalarının dikine gitme sürecini yaşarken. İran sırtını farklı bir pakta dayamaya başlamıştı ve o pakt da bu mamayı karşı pakta yedirmemeye kararlıydı.

Yakında çeyrek asır sonra ABD’nin Tahran Büyükelçiliğini faaliyete soktuğunu duyarsanız, sakın şaşırmayın. Eli kulağındadır emin olun. Çünkü “bükemediği bileği öpecektir ABD”!

Dünyayı birkaç zengin yönetiyor. Bu uğurda, yani onlar para kazansın diye kimin evlatlarının öldüğü umurlarında değil. Yavaş yavaş ABD’de de bu idrak edilmeye başlandı ve ABD’de emekli olan birçok eğitimli insan, artık şehirlerden ayrılıyor ve dağ başında bir miktar toprak alıp, arabasız, özenti teknolojiden uzak, sağlıklı ve bağımsız bir hayat yaşamaya başladı. Parababalarının ellerinden kurtulmak için ve dünyanın ekolojik dengesinin bozulmaması için çaba veren bu insanlar, hükümetlerini de topa tutuyorlar. Bir tanesinin sayfasını öneririm. Oradan da görebileceğimiz gibi farklı bir yaşam biçimi mevcut. Ancak bu farklı yaşam biçimiyle, dünyayı yönetmekte olan bu birkaç paragözle savaşabiliriz. İçimizdeki açgözlülüğü öldürmekle başlayabiliriz işe.

Buyurun, protesto eden ve dünyanın öbür tarafında yaşayan siz ve ben gibi insanları görün.

http://earthhomegarden.blogspot.com/


08/07/2006
Birsen Şahin

Çarşamba, Temmuz 05, 2006

Babil'in Çocukları


Sis perdesi ardında
Küf basmış hayaller
Kah çığlık çığlığa
Kah gözleri dolu

Çatlak bir ses duyulur
Dişiliğini yitirmiş tınılarda
Paslı çivinin saplandığı yaram
Kan damlar düşlerimde

Yabancılaşmış suretler merkezinde
Lal konuşmalar sürer
Duyulmaz çığlıklar eşliğinde
İstridye sarmış tenleri

Demokrasi havarisi saldırır
Hayallari yıkılmış kadınların
Umutlarına, tenlerine, düşlerine
Elmasın ateşi yakar Havva’nın kızlarını

Boynu bükük çocukları
Babil’in içini titretir
İrin akar bahçelerden
Medeniyet yerine

05/07/2006

Birsen Şahin


Seninle gurur duyuyorum

kalbim seninle

Edith Piaf - La Vie En Rose
by bigproblem11