Bahçıvan
Sabahın aydığı saatte, uykudayken keyif dünyası başladı gün. Bir tas tarhana çorbasının üzerine iki bardak demli çay ve iki sigara ile yükledi nevalesinei damarlarına. Çapası, beli omzunda yürüdü kenar boyunca dağ-tepe ve ulaştı deşilecek rahme.
Arada attığı teri bir daha yüklemek için bünyesine bir kaç bardak su içti çorak toprağın suyu kanarcasına içtiği gibi. Kaç kişi suyu bu kadar çok haketti o gün?.. Deniz dibi, kum üzeri sere serpe yatanlar da içtiler ama hiç biri onun kadar bir kadınla sevişircesine, aşkla dikmedi sürahiyi başına.
Eşeledi, eşeledi toprağı, karnını yardı, gereksiz ne varsa çıkardı rahminden taş, kök, ot...Toprağı deştikçe dişisine çocuk doğurturcasına çıkacak yabanı gözlüyor, bir bir alıyor, ayıklıyor ve deşmeye devam ediyordu karnını her mevsim verenin.
Öğlen azığından sonra yine aynı keyifle tüttürdü cigarasını, cila yerine geçti ciğerlerine gönderdiği zehir, yüzündeki binbir mutluluk müjdeledi, içine giren dumanı, bol telveli kahvenin yanında.
Keyfi sona erince, hiç yüksünmeden, yorgunluktan uzak ve aynı aşkla sevişti toprakla adam. O ne kadar iyi bakarsa eşelediği rahme, kirinden, pisliğinden arıtır, cilalarsa, diğerinin kendisine öyle bakacağının mutluluğuyla.
Bugün burada, yarın başka yerde, sabah-akşam, gün gün, hiç oflamadan girdi koynuna dişi doğanın bir sonraki nöbete kadar...
Birsen Şahin
15 Temmuz 2007
Etiketler: şiirsel düzyazı
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home