“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.. Çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir... Afrika atasozu

Pazar, Nisan 02, 2006

Biz Ne Yapıyoruz?




Demokrasiye geçiş sürecinde ve demokrasinin gelişmesinde Sivil Toplum Örgütlerinin yeri tartışılmazdır. Hatta, demokrasi sürecinin olmazsa olmazlarıdır. Demokrasinin yerleşmesi için bu yolda temel unsurdur. Aksi takdirde, otokrasi bildiğini olur. Ülkemizin neden sürekli belirli aralıklarla askeri darbelere maruz kaldığının yanıtı da sivil toplumun yönetime katılamamasından yatmaktadır.

Sivil Toplum Örgütleri, Devlet ve Vatandaş arasında köprü oluşturması gereken ve vatandaşın yönetime katkısının bulunduğu kurumlardır. Eğitim seviyesi yükselmiş toplumlarda, yaygın olarak sivil toplum örgütleri olmakla birlikte, bir konuda birden çok sivil toplum örgütleri kurmanın gereksizliği de bilindiğinden, farklı farklı alanlarda ses getirmek amacıyla sivil toplum örgütleri oluşturulmakta ve vatandaşın bu örgütler aracılığıyla yönetimdeki hükümetin yaptıklarında etkinliği belirleyici olmaktadır. Yine benzeri ülkelerde bir vatandaş birden fazla Sivil Toplum Örgütü kanalıyla belirleyiciliğini sağlamak üzere varlığını duyurmaktadır.

Sivil Toplum Örgütlerinin varlığının bir sebebi de, vatandaşın politize olmasını sağlamak ve bu konuda bilgi sahibi olmasını sağlamaktır. Thomas Paine’e göre, doğa insanı toplumsal bir varlık olarak yaratmış ve onu toplum içinde varlığını sürdürebilmesi için gerekli yetilerle donatmıştır. Görülüyor ki, bir arada yaşamanın insan için gerekliliği tartışılmazdır.

Bu yukarıdan anlatılanlardan hareketle, kendi ülkemize döndüğümüzde sınırları belirlenmiş ve adına Türkiye dediğimiz toprak parçası, gözümüzden sakındığımız memleketimiz, bir çoğumuzun ortak yaşama alanıdır.

Oysa gerek görsel, gerek yazılı medya ve gerekse internet yazarlarını incelediğimizde, yukarıda ifade edilen bütün doğrular sanki yokmuşcasına hareket edilmekte ve her bir fikir sahibi kendisini ve/veya kendi gibileri ülkemizin yegane sahibi yerine koyup ve hatta Sivil Toplum Örgütlerinin de üzerlerine çıkarak, karşı fikirli bir vatandaşına neredeyse yaşam hakkı tanımamaktadır.

Politize olmak demokrasi yolunda ilerleyen bir ülkenin olmazsa olmaz koşuludur. Vatandaş politize oldukça, yönetenler de bu sese kulak vermek zorundalar ki, iktidar ve muktedir olabilsinler. Ancak, politize olan vatandaş iktidarda olanı eleştirirken kendisine yapılmasını istemediği çirkinlikleri ve aşağılamaları da göz önünde bulundurmalı ve eleştirilerini yerli yerinde ve etik değerlere uygun yapmak zorundadır. Unutulmamalı ki, iktidarlar gelip geçicidir. Bugün sevmediğimiz bir iktidar yarın muhalefet olabilecektir. Bizim oy verdiğimiz bir iktidar hükümet etmeye başladığında, farklı görüşler tarafından yine etik olmayan bir dille eleştiri oklarına maruz kaldığında, yine bugünkü hoş olmayan durumlar yaşanacaktır.

Bugünkü koşullarda ise, çevre ülkelerin kiminde insanlık dışı ve tamamen petrol kavgasına dayalı bir savaş sürmekte, bir başka yerde ise yine yakın bir komşu ülkeye saldırı hedefleri açıklanmakta, bir diğer taraftan da gelecek onlu yıllarda su savaşlarının başlayacağı hesabıyla, komşu ülkelerde kargaşalar çıkartılması ve bunların parçalanması, Orta-Doğu’nun tamamen istikrarsızlaştırılarak, ülkemizin de bu kaos içine sürüklenmesi hesapları sürdürülmektedir. Yani, bugün dünyada jandarmalığa soyunmuş demokrasi havarisi görüntüsündeki kan emiciler, gerek çevremizde ve gerekse içimizde, altımızı günden güne oymaktalar.

Biz ne yapıyoruz? Kan emicilerin işlerini kolaylaştırmak mı bizim görevimiz?

Yoksa, bu kadar muhteşem bir genç nüfusa sahip cennet vatanımızın gelişmesi ve gençlerimizin yarının Türkiye’sine hazır yetişmeleri için üzerimize düşenleri yerine getirmek amacıyla, hangi iktidar olursa olsun, doğruları gösterip bunlar üzerine diretip, gelişen ülkemizde belirleyici olmak mı?

Birsen Şahin
02/04/2006

2 Comments:

Anonymous Adsız said...

Best regards from NY! »

Şubat 03, 2007 3:41 ÖS  
Anonymous Adsız said...

That's a great story. Waiting for more. » »

Mart 04, 2007 10:33 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home

Seninle gurur duyuyorum

kalbim seninle

Edith Piaf - La Vie En Rose
by bigproblem11