Devlerden Korkarak Yaşanmaz!
Fransız Alain Peyrefitte 1973 yılında “Çin Uyanınca” adlı kitabında zamanın kuşağına bir ufuk açmaya çalışmıştı. Bugünün kuşakları bu kitabı belki pek hatırlamazlar ama benim kuşağım ve benden bir önceki kuşak hatırlayacaktır. O kuşağın çocukları olarak bizler bu kitabı büyük bir ciddiyetle okuduk ve birçoğumuz da bugünlerin geleceğini o günden görmüştük. Hele de benim gibi uluslar arası ticaret ile uğraşmış kişiler bu olayın ciddiyetini daha da iyi kavramışlar ve daha doksanlı yılların ortalarında “Çin Uyanınca” teranesine başlamıştık zaten. Terane dedimse, öyle hafife aldığımızdan falan bahsetmiyorum; aksine, oldukça ciddiye alışımızdan söz ediyorum. Ama maalesef ki, değerli sanayicilerimizin okuma alışkanlığı olmadığından ve sanayiciliği de tüccarlık gibi gördüklerinden; ki, zaten çoğu tüccar kökenlidir, bizleri oldukça hafife almışlardı.
Yine WTO(World Trade Office) aslında dünyada bütün sanayicileri buna hazırlamaya çalıştı. Eğitim seviyesi yüksek sanayiciler ve yöneticiler buna karşı gereken hazırlığı yaptılar ve tedbirlerini aldılar. Ama, fasonculuktan sıyrılamayan, kendi emeğini ve parasını harcamadan bir yerlere gelmeye çalışan, tatlı kısa dönem kârlarını göz ardı edemeyen bir çok sanayicimiz maalesef ki gerekeni yapmadı ve bugün bu sanayicilerimiz sınıfta kaldı. Bugün de inim inim inliyorlar, “Türk parası” fazla değerlendi, zarar ediyoruz, diye tepinmekteler.
Enflasyonist sistemin ila nihayi böyle gitmeyeceği bilinen bir gerçekti, bunun bir yerde nasıl olsa sonu gelecekti. Türkiye dibe vurmuştu, ya bundan sonra teslim bayrağını çekecek ve kaos yaşanacaktı, çünkü adım adım da stagflasyona(enflasyon içinde durgunluk) gitmekteydik. Y da Türkiye kemerleri sıkacak ve bu açmazın içinden gün be gün kurtulacaktı; ki, sonunda bunu yapmayı da başardı zaten.
Enflasyonist sistemin kararı zaten seksen ihtilalinden önce verilmişti. Zira o günlerin müsteşarı Turgut Özal, beş parası kalmayan Türkiye’nin tek çıkış yolunun ancak ihtilal ile insanları baskı altına alıp, alım gücünü düşürmek olduğunu ifade etmişti. Bu dönemine göre doğruydu. Yapacak bir şey kalmamıştı. Halkın canını çıkartacak kadar büyük zamlar yapılacak ama canı da alınmayacaktı. Akabinde de sanayici yaratmak amacıyla enflasyonist sistem yürürlüğe kondu.
Nitekim olayları hep birlikte yaşadık. Seksenlerde bir müddet kemerleri sıktıktan sonra öyle büyük borçlanmalara girdik ki, bunu ödemeye ödemeye bugünlere kadar geldik. Bundan birkaç yıl önce yine aynı darboğazları yaşamaktaydık. Ama Türkiye özel sektörü oldukça dinamiktir ve çıkış yolları araştırdı. Bu dönemde büyük sanayiciler dünyadaki emsalleriyle göğüs göğse çarpışmayı öğrendi. Ama büyük kısmı da ısrarla fasonculuğu sürdürdü. İşte bu fasonculuğu sürdürüş, sanayicinin kendi markasını oluşturup, kendi markasını satmada başarılı olamaması sonucu bugün inim inim inlemekte.
Hala bunun tek bir çıkış yolu var : Reklam. Pazarlama ve reklam atbaşı gitmediği sürece, Çin gibi büyük bir devin karşısında tutunmak oldukça zordur. Birliklerimiz ve Odalarımız bu konuda sanayicisine yol gösterici olmalı ve sadece sorunları dile getirici makamlar değil, aynı zamanda çözüm de üreten makamlar olduklarını göstermek zorundalar.
Bugün Dünya çapında herhangi bir markayı ele aldığınızda, göreceğiniz bir çok ülkede üretilmesi ile birlikte, reklamları için çuvallarla para harcanmasıdır. Türk sanayisinin de kurtuluşu hala bu yoldadır. Kimse başka kurtuluş yolları aramasın. Kimse gökten zembille inecek çareler aramasın. Doğru dürüst, standart üretim ile bununla eşdeğer reklam yatırımları, markayı hedefleyici yatırımlar sanayimizin bugünkü kriz ortamından çıkmasında ve Çin gibi dev bir pazarın karşısından ayakta kalabilmek için temel yoldur.
Devlerden korkarak yaşanmaz!
25/03/2006
Birsen Şahin
1 Comments:
Enjoyed a lot! Business incorporation certificate Arista dressage shirt Teen slut big tits http://www.minnietonkashoes.info Successful search engine marketing optimization Guaranteed insurance life whole answering services
Yorum Gönder
<< Home