“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.. Çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir... Afrika atasozu

Pazar, Şubat 12, 2006

"Büyük Devlet" Olmanın Yolu

Brüksel’de Avrupa Komisyonu Genişleme’den sorumlu Genel Müdürü Michael Leigh, açılış konferansında “AB’nin belirli bir coğrafi limiti yok” derken, diğer taraftan da burada sorunun coğrafi değil politik oduğunu özellikle vurgulamış ve Avrupa’nın en başarılı politikasının “genişleme” olacağını ifade etmiş.

Diğer taraftan Verheugen, Bremen’de düzenlenen politika, ekonomi, sanat camiasından 300 kişinin katıldığı geleneksel bir yemeğin açılışında “Türkiye uzun vadede Avrupa’nın güvenliğinin garantisidir” sözlerini sarfetmiş.
Bu arada tabii ki Türkiye’nin Avrupa’ya sırtını dönmesi halinde, Almanya’daki göçmenlerle uyum sorunu yaşanabileceğinin de önemi üzerinde durulmuş.

Ama, bunlara karşın Avusturya’da Sosyal Demokrat Parti lideri Alfred Gusenbaer, Avrupa’nın, halihazırda Balkan Ülkelerini de hazım etmeye hazır olmadığını ifade etmekte.

Görüyorum ki, AB ülkelerinde ortalık toz duman gitmekte. Kendi içinde ne yapacağına karar verememiş, yönünü belirleyememiş bir AB’nin, şu anda bana ne kadar yararlı olabilir? Veya yakın gelecekte bana ne yararı olabilir? Hani denir ya, kendine hayrı olamayan yiğidin, kime ne hayrı dokunur? İşte bu misal.

Bazen merak ediyorum, acaba kendi içinde netlik sağlayamamış olduğundan mıdır yoksa, bazen İslam’a saldırılar? Hani, aba altından sopa göstermeler? Kendilerinin geleceklerini netleştiremediklerinden midir acaba Türkiye’yi hala Kıbrıs konusunda oyalamalar?

Görüyorum ki, yöneldiğimiz Birliğin de kendi içinde, hala çözemediği bir sürü sorunu var. Tabii ki her büyüğün, büyüdükçe sorunu artacaktır. Demokrasi olduğu sürece, her kafadan bir ses çıkacaktır.

Bu arada bizim de üzerimize düşenler var, hem onlara yolunu bulmada yardımcı olabilmek adına, hem de özgüvenimizi kazanmak adına.

Ey Devletim! Şu vatandaşlık numarası meselesini bir an önce çöz, insanları on ayrı kimlikle tanımaya çalışma; ki, bu zaten inandırıcı değil, bunları yap ki, doğru dürüst vergi toplayasın. Adam gibi vergisini toplayabilen bir Türkiye, gelişmesini hızlandıracaktır. Vergisini ödemeyen vatandaş artık “yüz karası” ilan edilecektir, insanlar vergi vermediğinde, eskiden olduğu gibi “uyanık” değil, “ahlaksız” ilan edilecektir. İşte ancak o zaman önü açılacaktır Türkiye’min. Çünkü vergilerini toplayabilen bir Türkiye, yatırımlarını da yapacaktır, toplu ahlakı da düzeltecektir, ona buna el avuç da açmayacaktır. Vergisini toplayan bir Türkiye, dünyada onurlu yerini alacaktır. Öyle sadece, onurumuzla, dik gireceğiz deyip, mangalda kül bırakmamalarla olmaz bu iş. Bu işi yapacaksan, önce kendi saygınlığını arttırmalısın ki, çevren de sana saygı duysun.

Devletim bunları yerine getirdiği zaman, topluca bir etik değişim yaşayacaktır ülkem. Vergi ödememenin “ayıp” ilan edildiği toplumlar, “birey olmanın önemi”ni kavrayacaktır. Birey olmanın önemini kavramış toplumlar, bireyin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirecektir. Böylece hem kendi önünü açacaktır, hem de sadece AB tarafından değil, dünyanın her ülkesi tarafından “saygın” addedilecektir; güvenilir devlet, güvenilir ekonomi konumuna yükselecektir.

İşte bu yöntemler AB’nin de önü açacaktır. Çünkü AB içindeki en büyük korku, bu kadar büyük farklı kültürün AB’ye girmesi olduğu kadar, bu işin sınırlarının nerede olduğunun bilinmemesidir aynı zamanda. Büyüyen bir AB topluluğu, farklı bir güç oluşturacaktır. Bu da ABD emperyalizmine bir alternatif olabilir bizim katkımızla. Bu konuda katkımızın olması, bizi büyük devlet yapar.

Birsen Şahin

12/02/2006

1 Comments:

Anonymous Adsız said...

Keep up the good work » »

Şubat 05, 2007 7:17 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home

Seninle gurur duyuyorum

kalbim seninle

Edith Piaf - La Vie En Rose
by bigproblem11