Zehir fışkırıyor gözlerimden, yıldırım çakıyor kirpiklerimde, akan zehir tenime yayılıyor/ellerim, parmaklarım, göbek deliğim uzanıyor geleceğe ve zehir sürgün veriyor kuşak kuşak çağlara. Doğarken mi bulandım ben kara düşlere? Şüphelerim hep aklımın bir köşesinde dürtüyor beni dört duvar arasının sessizliğinde...
Önüm, arkam, sağım, solum SOBE! Saklanmayan ebe...Kim sobeledi beni? Kılıfımdan sıyrıldığım yerde mi bulandım bu yapış yapış, ağdalı bulamaca? Ondan mıdır her yere bulaştırmamız içimizdeki nefretiSen/ben/o -hangimiz dokunmadan, düşmeden, yuvarlanmadan boka, çıktı meydana? Var mı elleri temiz kalan?
Bir ayna verin bana! Görmeliyim yüzüme, gözüme bulaşanı, ağzıma dolanı, kusmadan önce. Görürsem, kendi suretimden kurtulurum belki, sıyrılırım tenimden bukalemun gibi.
Bir umut işte! Önceki nefesler de kavruldu mu aynı ateşte? Sıyrılan var mı ey Adem? Yoksa, bundan mıdır bir elmaya yüklenişi bütün suçun?
Birsen Şahin
20 Ağustos 2007
Etiketler: şiirsel düzyazı
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home