Kendime Konuşmalar 56
Acuna kapanmış peşesini yırtınca gecenin, ay düşüyor yatağıma/ağlıyor kucağımda bir sevda...
Ne sevdaya yanacak har kalmış yüreğimde, ne bir kırıntısı ademiyetin! Ne yana dönsem, yırtılır yüzüm parça parça. Kime bakayım? Baktığımda mı gizli, yoksa bende mi acziyet?..
Dökülen her bir damla yaşta ararım kendimi, ıslanan yastığımın kılıfına sürer yaşım beni/kim bende? Ben kimde?.. Yoksa, yoksa bir hayal mi sadece, her başkaldırışımda gecenin siyahına? Ve, ben kendimi kandırıyorum gördüğüm siyahta...
Zaman olur ararım seni çarşafımın kırışıklığı arasında, gün gelir sokarım bir yılan gibi zehrimi salarak yatağıma. Ama, er geç döner yine yüzüm kendime ve aciz kalırım kendi yarattığım hayale. Tırnaklarımı değil geçirebilmek, çıkarmaya dahi cesaret edemem, yatağıma...Ah, yatağım! Ne günler yaşadık senle biz böyle boynu bükük bu alemde? Hep ben birilerini kandırdım zannettim, ama baktım ki "HİÇ" kalmış elimde ve hepsi bir "DÜŞ"müş sonunda...
Oysa hep, bir piyanonun tuşlarına dokunurcasına erişmek istedim sana ve bir kemanın sesi kadar içten ve yanık nağmeler döktüm uğruna...
Şimdi ben nerede?.. Sende! Kayboldum kendi yarattığım gecede.
Al dudaklarımı, ısıt cehenneminde ve yine eskisi gibi kul olayım, köle olayım sana ve gece yine kapansın üzerime; gördüm ki, en iyi uyku kendi cehennemimmiş bana...
Birsen Şahin
10 Nisan 2010
Etiketler: şiirsel düzyazı
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home