“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.. Çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir... Afrika atasozu

Cuma, Nisan 11, 2008

T/Akla

Yaşı elliler civarında olan birçok arkadaşım Hasan Fehmi Güneş adlı milletvekilini ve “Bakan düşüren kadın” lakabıyla anılan Aynur Aydan isimli hanımı hatırlayacaktır. Konuyu bilmeyen arkadaşlara da internette arama yapmalarını tavsiye ederim.

Bizim kuşak bu konuda çarşaf çarşaf yayınlanan haberlerle allak bullak olmuştu. Öyle ya, memlekette ilk defa bir adam eşini aldatıyordu; ya da, memlekette ilk defa bir milletvekili eşini aldatıyordu.

Kesinlikle böyle bir aldatmayı savunacak değilim. Her şeyden önce böyle bir ilişkiyi ahlaki bulmam, eşe karşı sahtekarlık olarak addederim da ondan ötürü. Ancak, acaba kaç erkek “Ben eşimi hiç aldatmadım” diyebilecek cesareti gösterebilir? Çünkü, bizde aldatabilmek bir erkeklik göstergesidir. Sözüm kimsenin şahsına değil, genele bakıyoruz. Elbette farklı insanlar da mevcut, ilkeli insanlar da mevcut.

Her neyse; beni ilgilendiren kimsenin özel hayatı değil. İnsan emekli olunca, biraz da mürekkep yalamış, iyi bir okuyucu ve meslekten gelen araştırmacı tarafı da varsa, işin perde arkasını da araştırıyor.

Hatırlar mısınız? Hani 2001 yılında Kanal D’de yayınlanan Fatih Altaylı’nın Teke Tek adlı programında bu hanım arz-ı endam eylemiş ve zamanında Hasan Fehmi bey ile ilişkisinin resmedilmesi için “Hafta Sonu” adlı Gazete ile anlaştığını gözlerimizin içine baka baka söylemiştir.

Haydi izini sürelim bakalım bu olayın perde arkasında ne var?

Görünen ve yakın zaman dilimine baktığımızda, Hasan Fehmi Güneş beyefendinin İçişleri Bakanlığı döneminde izlettirdiği ve CIA ajanı olduğunu düşündüren özelliklerinden dolayı Robert Alexander Peck adlı bir ABD vatandaşını Amasya'da yakalatarak sınır dışı etmesidir. Çünkü Peck Türkiye’nin özellikle Alevi-Sunni, Türk-Kürt gibi meselelerini sorgulamak adına birçok ilimizde, birçok kurumla, toplulukla ve zaman zaman da bireysel olarak araştırmalar yapmış ve bu karşıtlıkların Türkiye’yi ne zaman kamplaştırmalara götürebileceğini sorgulamıştır. Her ne hikmetse, Peck Kıbrıs’ta akredite olmasına rağmen, bizzat Türkiye’de görev yapmaktadır.

Hükümet düştükten sonra Peck’in tekrar geldiğini hatırlatalım.

Görünmeyen yüzüne gelelim. Rahmetli Ecevit MİT’ten hiç bilgi alamıyordu. Yasayla Başbakana karşı sorumlu olan –zaten gördüğünüz gibi yasa da bir tuhaf; ne demek sorumlu? Neden bağlı değil?- MIT Başbakan’a bilgi vermiyordu, zaten başına da genellikle askerler getirildiği ve içinde çalışan adamlar da geçici olarak görev yapan subaylar olduğu için, bunlar tabii ki, terfilerini kim yapacaksa, o kuruma bilgi veriyorlardı. Bu bir Devleti yöneten Başbakan ve Dış İşleri Bakanlıkları gibi, muhtelif stratejik bakanlıklar için oldukça vahim bir durumdur.

Hasan Fehmi Güneş, özel hayatı ne olursa olsun, bu iki başlı sistemi yenileyip, gerçekten muhteşem bir yenilik planı içindeydi. Hatta bu konuda çok büyük hazırlıkları da oldu. Bu hazırlıklar aşamasında Hasan Fehmi Güneş’e bir komplo hazırlandığı bilgisi bir müsteşara ulaşır, o da alıp bu bilgiyi zamanın Enerji Bakanına götürür. Zamanın enerji bakanı, aynı hükümetteki bakan arkadaşına nasıl mı hizmet ediyor? Bilgiyi sümenaltı ederek.

Hay Allah! İnsanın aklına ne korkunç şeyler geliyor! Yoksa o da mı?....

Amerikan Mandacılığı ne zaman bitecekyahuuuu!

Kim mi? Parmağım acıdı yazamayacağım efendim…


Not: Bilgi için internet araştırması da yapabilirsiniz, ünlü gazetecilerimizin yazdığı kitapları da baz alabilirsiniz.

Birsen Şahin

Etiketler:

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home

Seninle gurur duyuyorum

kalbim seninle

Edith Piaf - La Vie En Rose
by bigproblem11