“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.. Çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir... Afrika atasozu

Perşembe, Mayıs 10, 2007

İlk "Dönek" Benim

Mevcut siyasi yelpazeye bakıyorum; bütün partiler sağda, memleketimde tek sol parti kalmamış seçime giderken. Sol olduğunu yutturmaya çalışan CHP ise, diğer sağ partilerin olmadığı kadar sağda. Muhtıranın ardına sığınmış, I Mayıs mitingine sahip çıkmamış, Anayasa Mahkemesine tokat göstermiş, insanların fikri hürriyeti olmadığı savunarak bugüne dek gelmiş geçmiş bütün partilerin sağına yerleşmiş durumda.

MHP çizgisini koruyor, görüntü itibariyle –solun aksine- askeri vesayeti de kesinlikle savunmuyor. Bir de arada çığırtkanlar var, onlara zaten sözüm yok, yalpalayan insanların bir güvence vereceğine zaten itimadım yok.

Mitinglerde yürüyen bazı kesime bakıyorum, neredeyse ellerine kılıç geçtiğinde türbanlıların tamamının kellesini kesecek. Kesinlikle sözüm bu kalabalığın tamamına değil; ADD’de konuşlanmış ve demokrasiyi, insan haklarını, eşit ve hakça paylaşımı hiç dikkate almadan başı çekmeye çalışanlara sözüm, onun için de mitinglere sadece baktım, orada olmayı çok istedim, ama olamazdım, çünkü samimiyet yoktu. Başka bir el var orada. Ben Tuncay Özkan’la, Emin Çölaşan’la ve daha sayamayacağım bir sürü isimle aynı tarafta olamam. Ben, her şeye rağmen insan demeyen bir zihniyetin yanında olamam. Ben, devlet için millet diyen bir zihniyetin yanında olamam. Solun gereğidir bu.

Önümüzdeki seçimlerde sadece sağ yarışacak, bunun içerisinde hiç sol olmayacak. Mevcut sağ partilerin içinde demokrasi diyen, halk diyen, insanları ayrımcılığa sürüklemeyin diyen, ülkemizi içe kapatmayın, çünkü içe kapanma dünyanın gelişmiş ülkelerinden soyutlanmadır diyen tek parti AK Parti. Ne yazık! Çünkü ne son krizi yönetebildi, ne yaptıklarının tümünü onaylıyorum. Bir çok seçmen insanlık adına, özgürlükler adına bir kez daha AK partiye mahkum ediliyor, ben dahil!

Oral Çalışlar/Barış Doster’in birlikte hazırladığı “Sol Geleceği Tartışıyor” adlı kitabında okuduğum İshak Alaton’un söyledikleri geldi aklıma “Çağdaş solcu olmak galiba göründüğü kadar kolay değil…Köklü bir zihinsel devrim gerekecek…Dönek olmayı göze almak kaçınılmaz olacak… Biz içi boş sloganların rahatına alışmışız…İyisi mi, biz yine öyle devam edelim…Nasıl olsa marijinalleşmişiz, Meclis’ten dışarı düşmüşüz, öyle kalsın! Önemli olan değişmeyelim, dönek demesinler bize…Böyle düşünen sevgili dogmatik solcu dostlarıma son bir mesajım var. O da Friedrich Nietzsche’den alıntıdır.”Hiçbir zaman fikir değiştirmeyen iki tür insan vardır…Ölüler ve deliler…Solcu dostlarıma sevgilerimle.”

Oysa aynı kitapta yine Alaton solun yok olmaması gerektiğini ve varlığının bir denge olduğunu da savunuyor.

İlk “dönek” benim. Haydi taşlayın beni benim solcularım, taşlayın içinizden birini, daha çok parçalayalım “sol”umuzu! Ya da, utandırın beni, aramızdaki farkın elli yıl olmadığını ispat edin ve gerçekten dünyanın nerede olduğunu görün artık! Açın artık şu gözlerinizi! Çıkarın artık kumdan şu başlarınızı!

Ortada irtica tehlikesi falan yok. Bizde irtica taraftarı hiçbir zaman %7-8leri geçmemiştir. Zaten olsaydı bile, merak etmeyin vesayeti altında yaşadığımız kitle onlara haddini bildirirdi. Ki, bunu dahi onaylamıyorum, çünkü biz bildirirdik.

Ben geçen seçimlerde AK Partiye oy verdim, mevcut yelpaze değişmediği sürece yine aynısını yapacağım. Görün artık, siz değişip çağa ayak uydurmadıkça benim gibilerin oylarının tamamı demokrasi, insan hakları diyen farklı mecralara kayıyor. Ben siyasi parti üyesi değilim, onun için çok kolay konuşurum. Sizler zor durumdasınız, bir kısmınız üyesiniz, söylediklerimi sindirmeniz kolay değil, biliyorum. Ama, unutmayın ki, işte o oy verenlerden biriyim ben ve bir solcuyum, siz ne derseniz deyin!

Türbanı siyasetin elinden almak sizin elinizde, insanlığı savunmak sizin elinizde, fikir özgürlüklerini savunmak, insanların kimliklerini koruyarak varlıklarını sürdürebilmek sizin elinizde. Bu güzelim ülkemizi kamplara bölmemek sizin elinizde. Küreselleşen bir dünyada “Ne AB, ne ABD, tam bağımsız Türkiye” sloganının çocukların bile güleceği bir yalan olduğunu görüp, küreselleşmenin içinde yerel değerler nasıl korunur göstermek sizin elinizde. Çünkü, bu saatten sonra kimse bir daha içe kapanıp, Türkiye’nin şu 300 ailesinin bizi kazıklamasına izin vermeyi desteklemez.

Çok zor bir değişim süreci yaşayacağız biz solcular. “Dönek” adlandırılacağız, biliyorum. Ben ilk kurban olmaya hazırım. Kırkdokuz yıl yaşadım bu dünyada ve çok güzel yaşadım; bundan sonra tek isteğim, çocuklarıma ve torunuma güzel bir gelecek ve çağdaş, insan haklarına önem veren, insanların zenginlikten hakça paylaşım sağlayabileceği, insanca yaşanabilen bir Türkiye bırakmak.

Birsen Şahin
10 Mayıs 2007

2 Comments:

Anonymous Adsız said...

Merhaba!

Halid Bey'in oradan ulaştım buraya. Yorumunuz dikkatimi çektiği için geldim. Sizi kutlarım, sağduyulu bir insan olduğunuz için. Şu sıralar etrafımızda pek az böyle insan çünkü.

Saygılar,
Metin

Mayıs 15, 2007 12:27 ÖS  
Blogger Unknown said...

Sevgili Birsen, yazdiklarina yuzde yuz katiliyorum. Neredeyse benim burada arkadaslara soylediklerimin aynisini yazmissin. Gecen secimlerde de oy kullanamamistim yurt disinda yasadigimdan. Bir tertibat alinmazsa muhtemelen bu sefer de kullanamiyacagim. Ama senin dedigin doneklik bizim ailede de olmus. 80 yasindaki babam ve 73 yasindaki amcam hayatlari boyunca CHP'ye oy veren bu iki insan simdi AKP'li oldular. Annem HYP'li geri kalanlar ne yapacagini bilemiyor. Ben de oy verebilirsem eger kesinlikle CHP'ye vermeyecegim. Sevgiler..

Mayıs 25, 2007 6:17 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home

Seninle gurur duyuyorum

kalbim seninle

Edith Piaf - La Vie En Rose
by bigproblem11