“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.. Çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir... Afrika atasozu

Perşembe, Mayıs 31, 2007

Fillerden Mamutlara…

Başlığı kimseye açıklama gereği yok; hem zaten çoğumuz mürekkep yalamış insanlarız, hem de artık bugün elektronik ortamın sunduğu anında hizmet ile bilinmeyen kalmamışlığından gereksiz. Mesajım da sol olarak “döneklerden” muhatap arayanlara.

Rahmetli Mehmet dedem –annemin babası- eski İnönü’cülerdendi. Ne zaman ki İnönü çok partili sisteme ayak diremiş ve ancak Amerikan baskısı ile, artık fayda etmeyecek raddede kabule yanaşmış, o günden sonra dedem de İnönü’yü bırakmış. (Dedeme inanıyorum, çünkü “Karşı Devrim”de Prof. Çetin Yetkin de olayı doğruluyor)

Ahmet dedeme gelince –rahmetli babamın babası- o da eskiden İnönü taraftarıymış. Zaten belki de alternatifsizlikten. Demokrat parti kurulduğunda ve sanayinin önünü açacağına söz verdiğinde ve İnönü de buna direndiğinde, Ahmet dedem de İnönü’den vazgeçmiş. (Bu dedeme de inanıyorum, hem muhtelif tarihi belgelerden, hem de Şevket Süreyya Aydemir’den İkinci Adam bunu ispatlıyor)

Bendeniz bugün kırkdokuz yaşını doldurmuş ve eğitimli bir hatun kişi olarak dedelerimin eski savaş ve siyasi masallarıyla büyüdüm, her sömestrde onları ziyaret ettiğimden.

Sonra bu dedelerimin çocukları, yani annem ve babam mutlak CHPli oldular. Hele o Karaoğlan dönemi yok mu? Ne estiler, gürlediler. Ne çok sevindiler Karaoğlan’ın daha bağımsız, daha halkına dönük, daha koltuk savaşından ari bir siyaset yapacağına.

Bugün babam hayatta değil. 1996’da veda etti dünyaya. Ama biliyorum ki, yukarılarda bir yerlerde bizi izliyor. Ancak, rahmetli babam da yukarıdan izliyor ve Nokta Dergisine baskın günlükler için değil, TSK eliyle bazı STKlar arasında gizli anlaşmaların olduğunu gösteren resmi belgelerin faş edilmesi neticesinde gerçekleşti ise gazetelere yansıdığı gibi, bugün kendisinin tam zıttında yerleşen bir siyasi yelpazede siyasi görüş beyan eden kızını affedecektir.

Tutturdu bir “dönek” ve “takiyyeci” edebiyatı bizim eski sol. Yahu, ben miyim dönek? Ki, kendimi Müslüman olarak tanımlıyorum ve Ramazanda teravih namazımı da kılıyorum, kalan zamanlarda akşamları oğlumla şarap içmeyi ve yaz akşamları da bira içmeyi çok seviyorum. Oldukça da dekolte giyimliyimdir. Yaz boyu da şortla gezerim. Prof. Süleyman Ateş’in hazırladığı 12 ciltlik tefsiri de okudum –çok daha fazlasını da okudum dinim hakkında ve sonradan Müslüman olmayım, doğumdan oluşu kabul etmediğimden- Şevket Süreyya Aydemir’i de okudum, Çetin Yetkin’i de okudum, Atlan Öymen’i de okudum vs vs vs. Tanrı aşkına ben miyim dönek? Yoksa, Hacı Bektaşa en önde giden sözde sol mudur takiyye yapan ve dönek olan? Aynaya bakın artık! Sizin de, bizim de buna çok ihtiyacımız var. Siz bu aymazlıktan çıkmadıkça, “Tanklar başbakanlığa yürümeli” cümlesini kurmaya ve sarfetmeye cüret eden “sözde solcularla” aynı safta durdukça, hak ve adalet adına “türban” bir örtünme biçimidir ve bizim böyle bir derdimiz yoktur, ancak, üniformanın gerektiği ortamlarda üniformadan taviz verilemez deyip, türbanı AKP’nin elinden almadıkça ve türbanı siyasetin dışına çıkarmadıkça, bütün dinlere ve tabii ateiste özgürlük demedikçe, “önce insan” demedikçe, tıpkı solun eski felsefesi gibi, Türk de, Kürt de bizimdir demedikçe ve Devlet duvarı ardına saklandıkça erimeye ve yokolmaya mahkumsunuz. Ama, merak etmeyin, bizler o özlenen solu küllerinden yeniden doğurtmayı başarırız.

Siz hiç iktidar isteyen bir Baykal gördünüz mü ki, hayat boyu muhalefet kalmış ve bunu hedef belirlemiş bir adamın ardına takıldınız? Bu mu solcu olmak? Yoksa, asla ve kat’a darbe değil, demokrasi, sosyal devlet, hukuk devleti, laik devlet düzeni demek yükümlülüğünüz mü olmalı? Çıkarın başlarınızı kumdan ey devekuşları!

Gelin hep birlikte demokrasi diyelim, gelin “iyi çocukların” yargılanmasının önünü açalım, gelin Mumcu’ların, Üçok’ların, Şemdinli’nin gerçeğini açığa çıkartalım, gelin darbe diyenleri yargılayalım, gelin gecenin bir yarısı emuhtıra yayınlayıp, benim gibi tansiyon hastalarının tansiyonlarını 14-19a çıkartp, felçten kılpayı döndürenleri emekli edelim. Ancaaak, unutmayın ki, bu duvararı yıktığımızda ve altında kalanların kim olduğunu gördüğümüzde, olayı bir daha örtmeye çalışmayalım. Gelin artık kendimizle yüzleşelim.

Biliyorum, bu seçimler için geç kalındı; ama, merak etmeyin, bugün AKPye oy verecek olan ben gibi “dönek”ler, genç sivillere baktığımızda, Baskın Oran hocaya baktığımızda soldan umutluyuz ve solun küllerinden doğacağına inancımız tam.

Görün artık, bizi zorla itiyorsunuz, hem de kendi geçmişinize ihanet ederek!

30 Mayıs 2007
Birsen Şahin

Etiketler:

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home

Seninle gurur duyuyorum

kalbim seninle

Edith Piaf - La Vie En Rose
by bigproblem11