Kendime Konuşmalar 41
Elin sırtıma değse, irkilirim ve sanki kan sızar dokunduğun yerden/ iğrenirim kendimden ve ikiyüzlülüğümden biteviye. Ama, nasıl anlatsam sana bütün gerçeği? En dürüst dilimle ve yakmadan canını, dökebilir miyim acaba bütün gerçeği?
Denemeliydim belki de... Her yerim karıncalanırdı denediğimde ve apaçık ağzım bir ses vermezdi kendime bile. Geçmiş/hesaba çekmeden yaşamayı beceremediğimiz zaman! Ancak musalla taşı elini uzattığında kendimize itiraf edebildiğimiz gerçek...
Ah zaman! Bu kadar acımasız olmak zorunda mıydın?
Bak, yine yok cesaretim, şimdi bile zamana yüklüyorum ikiyüzlülüğümü. Herşey bugün gibi akıp gittikçe gözümün önünden, hangi birinize anlatayım günahlarımı? Ya siz, siz anlatabildiniz mi bana kendinizi? Siz de benim gibi yüreğinizin ardına mı sakladınız duygularınızı, kendi gözünüze bile görünmesinler diye?
"Çok zaman oldu görüşmeyeli. Araşalım" dediğimiz biz değil miydik dostlarımıza, adımlarımızla birlikte bir çizik atan?
İşte böyle geçiyor zaman, hep düne dair günah çıkartarak son nefeste.
Etiketler: şiirsel düzyazı
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home