“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.. Çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir... Afrika atasozu

Salı, Mayıs 02, 2006

Bit Pazarına Nur Yağmaz!




Ecevit’in siyasetteki son günlerini hatırlıyorum. Daha dün gibi; titreyerek yürüyor, sağlam basamıyor, zaman zaman da ne dediği dahi anlaşılmıyor. Hele şu meşhur “af”fını unutamıyor insan. Malum, “af” deyip çıkarttıkları, çok kısa bir sürede tekrar cezaevlerini doldurdular ya, yazık ki, bir çok insanın daha canını yakarak doldurdular oraları. Binlerce insanın canı yandı bu yapılan af ile.

Oysa, bir kesime baktığımda, onlar benim gördüğümü nasıl göremiyorlardı anlayamıyordum o günlerde. Bu kadar yaşlanmış, konuştuğu anlaşılamayan, ayakta durmakta zorlanan bir insanın fiili siyasette kalması bir yana, kalması için ısrar edenleri daha büyük bir şaşkınlıkla izlemekteydim.

Yine Demirel için de aynı duygularım geçerli. Birileri “ha geldi”, “ha gelecek”, “ısınma turlarında” ateşlemeleriyle olayları gündemde tutmayı bir türlü bırakmadılar, bırakmıyorlar.

Ey güzel memleketimin güzel insanları! Bu koskoca ülkemizde hiç mi yetişmiş, ayakta kalmayı becerebilen, uykusuzluğa tahammülü olan, yönetmeyi bilen, bugün söylediğini yarın inkar etmeyen, zamanı geldiğinde ve süresi dolduğunda, ve hatta memleketini iyi yönetemediğinde “gitmeyi bilen” insan yok ki siz hala Demirel’den medet ummadasınız?
Yok biri “sol”u toparlayacak; diğeri “sağ”ı toparlayacak gibilerinden laf etmedesiniz? Yetmiş milyonluk ülkenizde adam mı yetişmedi? Eğer yetişmediyse, bu yetişmemede kimin payı var o zaman? O, beklentilerle peşinde koştuğunuz çınarların değil mi?

Bu memlekette insan var! Hem de istemediğiniz kadar. Ülkemiz yetişmiş insan gücüyle dolu. Hele de genç nüfusa sahiplikte dünyanın önde gidenlerinden.

Gerek Demirel, gerekse Ecevit konuşurlar, hatta hepimiz can kulağıyla dinleriz. Bilgilerinden faydalanırız, kendi hataları olduysa, bu hataları ne zaman, hangi durumlarda yaptılar, bunları öğrenir ve ona göre bugünü değerlendiririz. Ama ne olur, birileri hala “siyasete girdi”, “siyasete dönecek”, “ısınma turlarında” gibi laflar da etmesin!

Geçmişin hataları değil midir bizi bugün bazı açmazlardan kurtaramayan? Geçmişin hataları değil midir bugün AİM’deki 50 davadan 39unun bize ait olması? Geçmişin hataları değil midir bugün hala PKK meselesini çözemeyişimiz? Geçmişin hataları değil midir bugün “Laiklik” üzerinde fırtınalar estirilmesi?

Her insan dönemini tamamlar ve çeker gider. Her siyasi dönem de, kendi dönemini yaşar ve tüketir. Artık yeni bir çağ yaşanmakta, ülkemizde de nice yetişmiş değerli insan var. Artık hala eskide aramayalım lütfen rağbeti! Malum “Eskiye rağbet olsa, bit pazarına nur yağardı”.

Yarının Türkiye’sini yaşı genç siyasiler kuracaktır. Aydınlık Türkiye’nin anahtarı yeni yetişmiş beyinlerdedir. Yarının Türkiye’sini, küreselleşen dünyada, küresel pazara uymakla birlikte, yerel hareketleri benimseyen Türk milleti kuracaktır. Bu potansiyel var bu memlekette!

Bir pazarlarına nur yağmaz.

Birsen Şahin
02/05/2006

2 Comments:

Anonymous Adsız said...

yok başkası.. doğduk doğalı bunlar.. bir de depolitize ettiler gençleri.. meydan sadece fanatiklere kalacak ilerde..

Mayıs 09, 2006 8:41 ÖÖ  
Anonymous Adsız said...

Nice idea with this site its better than most of the rubbish I come across.
»

Temmuz 22, 2006 8:58 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home

Seninle gurur duyuyorum

kalbim seninle

Edith Piaf - La Vie En Rose
by bigproblem11