“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.. Çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir... Afrika atasozu

Cumartesi, Mayıs 06, 2006

"AB'de Hazım Gücü" Senaryoları


AB bunca zamandır bazı ülkeleri bünyesine aldıktan sonra, kuruluş anlaşmasından günden güne uzaklaşarak, çeşitli senaryolarla yeni üye olacaklara arka bahçede oynama senaryoları hazırlamakta.

Avrupa Birliği ülkelerinden Benelux(Belçika, Hollanda ve Lüxemburg) “Avrupa Birliğinin Hazım Gücü” adı altında bir belge hazırlamaktalar. Bu belge, bu ay sonunda Viyana’da 25 Avrupa Birliği ülkesinin onayına sunulacak. “Hazım Gücü”, “mali kaynaklar”, “kurumsal işlerlik” ve “kamuoyu görüşleri” gibi unsurları dikkate almakta.

Esasen, 1993’te düzenlenen Kopenhag Kriterleri’nde “Hazım Gücü” ifadesi yer almakla birlikte, bizim bakış açımızla olduğu kadar, artık kendilerince de bunun net bir ifade olmadığı gözlemlenmiş olup, daha da netleştirme çabası içine girilmekte.

“AB’nin Hazım Gücü”nün AB komisyonu tarafından da netleştirilmek üzere incelenmekte olduğu, komisyonun kamuoyu görüşü unsurunu ön plana çıkartmaktan yana tavır izlediği belirtiliyor.

Bugüne kadar netleştirilmeyen bu husus, olası oylamalarda, muhtelif görüşler içermiş olacaktı; dolayısıyla AB kendi içerisinde de tam bir mutabakata gidemeyeceğinden, karşılarına gelecek herhangi bir aday üyenin önünde kendileri de tam bir fikir birliği içerisinde hareket edemeyeceklerdi.

Bundan sonra bu konuda bir değişim yaşanacaktır. Kavramlar tam olarak tanımlanacağından, AB’nde de, karşılarına gelebilecek herhangi bir aday üyeye daha net bir tavır koyacaklardır.

Ancak, bir açık kapı sözkonusu; bu açılım hangi dönemi kapsayacaktır? Bundan sonra aday olacak ülkeler mi? Yoksa mevcut adaylar da bu kapsamda mı değerlendirilecektir? Kriterler 1993’te belirlenmiş olduğundan, muhalif olanlar, sadece açılımın yerine oturduğunu, mevzuatın temelinin değişmediğini ifade edecekler ve muhalefetlerini daha güçlü yapacaklardır. Diğer taraftan da bizim gibi aday ülkeler, bu işin iyiden iyiye “arka bahçede oynayın” oyununa dönüştürüldüğünü ve küskünlüklerini belirteceklerdir.

Bir diğer taraftan da “Genişleme” AB’ni ikiye böldü. Zaman zaman ülkelerin yaptırdıkları anketler, AB genelinde %55 Türkiye’nin üyeliğini destekler hale geldiğini, ancak kalan %45’in muhalif olduğunu göstermekte.

Şimdi merak ediyorum, acaba AB komisyonu bu anketler sonucunda mı “AB’de Hazım Gücü” konusunda özellikle kamuoyu görüşünü ön plana çıkartmakta? Çünkü bu sürecin devamında bizim ayak direyeceğimiz konular olacağından, bizde olduğu gibi AB’de de bize muhalefet artacaktır.

İnsanın kafası bulanıyor!

Birsen Şahin
06/05/2005

5 Comments:

Blogger Unknown said...

BU AB KRİTERLERİ İYİ GÜZEL HOŞ VE ÜLKEMİZE GETİRİLERİ OLMUŞTUR ELBETTE Kİ AMA AB'YE GİRME KONUSUNDA FAZLA ISRARCI DAVRANIYORUZ GİBİ GELİYOR BANA YANİ AVRASYA BİRLİĞİ OLABİLİR MESELA TÜRK CUMHURİYETLERİYLE YADA ÖNÜMÜZDE Kİ YILLARIN YÜKSELEN GÜCÜ HİNDİSTAN VAR VE ÇİN VAR NE BİLİYİM....

"AB YE ALDILARDA BİZMİ GİRMEDİK" ......

Mayıs 09, 2006 12:34 ÖÖ  
Blogger Birsen Şahin said...

Düşüncelerine aynen katılıyorum. Ama, ben bu AB yolunda olmayı çok sevdim. Baksana gerimize, başardık da, muhtaç olmadan yapabildik mi ve/veya yapabilecek miydik bazı düzenlemeleri?

Bu yolda olmak güzel, ama iş oraya girmeye gelince, açıkçası hiç de oralı değilim. Fakirleşmiş, yaşlanmış, kendini idareden aciz bir AB'nin yükünün hamalı mı olacağım?

Çin, Rusya, Hindistan yakın geleceğin parlayan değerleri olacaktır. Umarım şu İran meselesi de atlatılır da, İran da o yönde yok alır. O benim komşum. Bölgede iyi ittifaklar kurulabilir. Üstelik, aldanmayın buradan görülene, İran oldukça iyi bir teknoloji ve eğitimli insan gücüne sahip bir ülkedir. İçerideki yönetimi beni ilgilendirmiyor. Şeriat olmamasını isterdim, daha bana benzeyen bir ülke olmasını arzu ederdim ama o da zaten zamanla bunları gerçekleştirecektir. Her şeye rağmen benim komşum, bölgede elbirliğiyle iyi ittifaklar kurulabilir, diye düşünmekteyim.

Mayıs 09, 2006 1:51 ÖÖ  
Blogger Unknown said...

Valla İran konusu biraz karışık, Gündem Konusu olmaya devam edecek ve Birazda Rusyanın desteğiyle ve itelemesiyle bölgede tansiyon yükselebilir. Ama elbette ki İran asla Irak ile mukayese bile edilmemesi gereken bir ülke.

Mayıs 09, 2006 11:40 ÖS  
Blogger Unknown said...

İstediğin şeyi buraya yazayım dedim ama kabul etmedi mail atıyorum

Mayıs 10, 2006 12:00 ÖÖ  
Blogger Birsen Şahin said...

Thankk you for dropping by and leaving a message. I prefered you left your name and email add sothat I could send you a message... : )

Haziran 09, 2006 5:10 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home

Seninle gurur duyuyorum

kalbim seninle

Edith Piaf - La Vie En Rose
by bigproblem11