“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.. Çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir... Afrika atasozu

Pazar, Mayıs 21, 2006

Karanlığı Kim Sever?




Benim kuşağım ve benden önceki kuşaklar çok net hatırlayacaklardır. Türkiye’de ne zaman ihtilal olsa ve ihtilalden sonraki ilk seçimler yapılsa, daima sağ partiler hükümet olmuşlardır.

En yakın zaman dilimi seksenleri hatırlayalım. Ne kadar uğraşmıştı “nitekim”paşalar, kendi adamlarını iktidara taşımaya da, halk yine bir sağ partiyi iktidara taşımıştı, hem de ezici bir çoğunlukla.

Bugünkü iktidarı beğenirsiniz, beğenmezsiniz, bu ayrı bir konu; ama, bir gerçek var ki, bugünkü iktidarın oyları uzaydan gelmedi, aramızdan, bizlerden geldi. Siz olmayabilirsiniz oy verenlerden biri; ama, değil mi ki siz seçim ile işbaşına gelecek bir hükümet için oy kullanmayı gerektiren bir ülkenin ferdisiniz, ve değil mi ki siz sistemin doğruluğuna inananlardansınız, o zaman, seçilmiş bir hükümete taraftar olmayabilirsiniz, yaptıklarını eleştirebilirsiniz, yaptırımlar uygulamak için, sivil toplum örgütleri kanalıyla, etkinliğinizi gösterebilir ve hükümeti yönlendirebilirsiniz; ancak, eğer siz bu ülkede bir Genelkurmay Başkanının sözlerini içinize sindirebiliyorsanız, o zaman siz demokrasi falan istemiyorsunuz.

Ben, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve demokrasinin gereği olarak, bu sözlere açıklama istiyorum. Demokrasinin ülkemde yerleşmesini ve demokratik uygulamaların önünü hiç bir şeyin kesmemesini istiyorum. Unutmayalım ki, bugün demokrasi size lazım olmasa da, yarının ne olacağı hiç mi hiç belli olmayacaktır.

Duyarlı bir vatandaşı en çok acıtan sadece bir Genelkurmay Başkanının tarihte kara sözler olarak yer alacak konuşması değil, neredeyse çığırtkanlık boyutuna varan ve bu yolda hala prim yapmaya çalışan ve ölünün derisini soymaya alışan siyasi bir liderden gelmektedir.

Ne oldu da bu duruma gelindi?

Bir süredir ABD, karşılarında gerektiğinde Irak konusunda kendisine olumsuz cevap veren bir hükümet görmekte ve oldukça zorlu bir müttefik ile işbirliği yapmaya çalışmakta; bir başka husus ise, her ne kadar müreffeh bir Türkiye henüz oluşmadıysa da, dünyadaki konjünktüre uygun olarak liberal ekonomiyi kurallarıyla uygulamak için elinden geleni yapmakta olan bir hükümet söz konusu ve bu hükümetin kan kaybı olmadığı gibi, halk hala daha büyük oranda hükümete desteğini sürdürmekte. Yakın zamanda insanlar uzun vadeli kredilerle ev alma hayali yaşamakta. Gelişen ve eğitim seviyesini yükselten bir Türkiye’de zaman içerisinde insanlar fazla ev ihtiyacı hissetmeyecek ve paralarının büyük bir kısmını da dünyayı gezip, görmeye ayıracak. İşte bu çok tehlikeli bir durum birileri için. Gelişmiş ve zenginleşmiş bir Türkiye en başta ABD’yi ürkütmeye başlamıştır, çünkü Irak dolayısıyla Türkiye ile sınır komşusu olmuştur ve Türkiye’ye imrenen bölge halkları bu yolda adım atmak isteyeceklerdir. Oysa bu sömürge düzeninin sahiplerinin işine gelmeyecektir.

Bütün bu açmazlar üst üste konulup, bir de gelecek yıl Cumhurbaşkanlığı seçiminin AKP iktidarı tarafından yapılacak olması, Türkiye’de cahil okumuşları, yazık ki kaosa götürmekte.

Bu kaostan kim nemalanacaktır? Bu düşünüldüğünde, bugünkü senaryoları hazırlayanlar da çıkacaktır ortaya.

Başbakanın yapacağı en doğru iki yol kalmıştır; ya yeni kabinesini takdim edecektir, ya da derhal seçim sandığını işaret edecektir.

Gelecek seçimlerde en şanslı aday yine AKP olacaktır ve bu seçim yazık ki CHP’ni tamamen silip, süpürecektir. Baykal da uygun bir köşe bulup, oraya gitsin ki, benim ailem gibi eski CHP’liler kendisini bulamasın. Çünkü önümüzdeki seçimin favorileri AKP, ANAP, DSP ve MHP olacaktır ama kesinlikle CHP olmayacaktır.

Ülkemizde demokrasi istiyorsak, tartışmaya açık olacağız; eylemden uzak durarak sorgulamaya açık olacağız; farklı beklentilerimiz olduğu durumlarda da ortak zeminleri arayıp, bulacağız ve bunlar üzerinde ülkemizi her gün bir önceki günden daha ileriye götürmenin yollarını arayacağız.

Ülkemizi bölmek için uğraş vermeyeceğiz!!!

1 Comments:

Anonymous Adsız said...

Really amazing! Useful information. All the best.
»

Temmuz 22, 2006 8:58 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home

Seninle gurur duyuyorum

kalbim seninle

Edith Piaf - La Vie En Rose
by bigproblem11