“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.. Çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir... Afrika atasozu

Cumartesi, Ekim 01, 2005

Beşik Gibi Sallanır Acun Kızdığında!


Sabah ezanı okunuyor şu anda. Birazdan gün doğacak şehrime. Bu ezan sesi beni birkaç yıl öncesine götürdü. O büyük sarsıntı hepimizi uykusundan fırlatmıştı. Evet, uyanmak denmez buna, fırlatılmak denir ancak. Nereden bilebilirdim ki, henüz üç aylık Prensesimin bütün gece uyumamam için başımı yolup indirmelerinde bir ikaz vardı? Bilemedim. Zaten ona aldırmam da mümkün değildi biyolojik olarak. O yerkabuğunun büyük çatlamasından bir kaç saat önce dönmüştüm ülkeme. Üstelik de son iki günü uyumadan geçirmiştim. Yaşım gereği depremlere alışık olduğumdan, daha sallanmaya başlar başlamaz, onca uykusuzluğuma rağmen anlamıştım depremin büyüklüğünü. Deli gibi fırladım yatağımdan ve ışığı açtım. Fakat öyle şiddetle sarsılıyordum ki, ışığı yakar yakmaz kapıya çarptım. Oğlum vardı aklımda. Çıldırıyordum! Çünkü oğlum ilk defa depremle tanışıyordu. Küçükken tanımlayamadığı yer sarsıntıları olmuştu, ama onları hatırlaması mümkün değildi. Çok küçüktü henüz o zamanlar. Kimbilir, belki de oyun gibi algılamıştır o yaşlarda depremi. Ama bu kez acun çok kızmıştı ademoğluna. Hem de çooook!..... Bir annenin ilk aklına gelen evladıdır ve ilk ona koşar ya, ben de deli gibi yavruma ulaşmaya çalışıyordum. Ellerimi önüme uzattım kendimi korumak için. Bir o duvara vuruyordum, bir bu duvara. Daire kapımızın önünde buluştuk oğlumla. Bir an deli gibi onu dışarı çıkartmak istedim. Fakat öyle sallıyordu ki acun, bu mümkün görünmüyordu. Üstelik bir de en üst katta oturuyorduk. Merdivenler ne kadar dayanabilirdi bu sallanmaya? Tek hatırladığım, alt katlar çift daire olduğundan, tam daire kapısının olduğu bölümde çok fazla kolon vardı apartmanımızda. En akıllısı burada beklemek göründü. Acun çok sinirliydi. Bütün kızgınlığını kusuyordu. Kızgınlığı dinmek bilmiyordu. Ne yapıp edip yavrumu, gözümün bebeğini, en büyük aşkımı dışarıya çıkartmalıydım. O son sallayışında acunun bir de baktım ki, oğlumdan on santim kısa olan boyumla oğlumu tepeden tırnağa sarıp, sarmalamışım. O gece bedenim büyüdü sanki. Nihayet bir nefes almak için o büyük yaygaralarına ara verdi acun. İşte ancak o zaman aklıma geldi sevgili anacığım. Özür diledim ondan, binlerce defa hem de. Sonra da, -Sen daha iyi bilirsin ama bu duyguyu anam. O benim yavrum. Doğurmasam da yavrum o benim. Affet anam, bağışla beni... Ana olur da bağışlamaz mı hiç? Acunun bu nefes almasını fırsat bilerek hem yavrumu, hem anneciğimi dışarıya çıkarttım. Baktım ki, komşularımın çoğu dışarıda. Sabah ezanı okunuyordu sohbetlerimiz arasında.... Biz komşularımızı bulduk acunun o nefret dolu gününde.

Birsen Şahin

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home

Seninle gurur duyuyorum

kalbim seninle

Edith Piaf - La Vie En Rose
by bigproblem11