“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.. Çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir... Afrika atasozu

Cuma, Kasım 30, 2007

Hatıra/Fabl


-Miyaaauuuvvv! Anne, anne! Niye ses vermiyorsun? Neden elin başımdan düştü? Ne güzel okşuyordun başımı ve ne kadar mest oluyordum ben senin böyle elini tüylerimin arasında dolaştırırken çekiştirmenden, hafiften hafiften başımı bastırmandan, arada bir parmak uçlarınla kaşıyarak tüylerimin altından derimi çekiştirmenden. Arada bir durduğunda uykumun arasında bile başımı eline doğru iterdim de, sen yine kaşımaya devam ederdin. Kolun aşağı düşmüş. Dur ben kucağından ineyim de, elini sana iteyim. Gözlerin de kapalı. Belki elini sallarsam, hatta becerebilip de kucağına koymayı başarabilirsem, sen de uyanırsın belki ve yine okşamaya devam edersin başımı.

Yok! Yok! Yok! Bir türlü uyanmıyorsun. Zaten sabahtan beri keyfin yoktu senin. Ben de bunu bildiğimden hiç yaramazlık yapmadım ve aslında pek uzun süre kucağında oturmaya tahammül edemediğim halde bugün ilk defa saatlerdir sabırla ayrılmadım kucağından. Anladım…

Günlerdir hissediyordum seni kaybedeceğimi. Geçen hafta gece zorla yataktan beni atıp da komşu teyzeye telefon etmiştin ve onlar da seni alıp götürmüşlerdi. Tam üç gün gelmemiştin eve. Komşu teyze hergün gelip taze suyumu ve yemeğimi verdi. Ama kimse senin yerini tutamadı. Hiç kimse sana benzemedi. Kimse beni senin kadar sevmedi. Kimse senin gibi gıdıklamadı beni ve okşamadı karnımı. Zaten karnımı kimseye okşatamazdım ki, sadece sen dokunabilirdin karnıma; kime güvenebilirdim bu kadar?

Üç aylıktım ben senin evine geldiğimde. Minicik bir bebecik. Arabanla gelip almıştın beni. İlk kez o gece gördüm seni ve görür görmez ne kadar çok sevmiştim, ne güzel oynaşmıştık daha tanışır tanışmaz. Arabana bindirip eve götürürken çok korkmuştum ve korkudan senin göğsüne yapışmıştım. Sen sabırla uğraştın benimle. Hiç isyan etmeden, arada benim başımı okşayarak ve beni bir elinle göğsünde tutarak getirmiştin o gece evimize. Beni almadan daha her türlü hazırlığı yapmıştın. Minicik kırmızı mama ve su kabı, kıpkırmızı pire tasması, küçük bir leğen ve içinde kum hepsi, hepsi hazırdı. Hiç yüksünmeden, bir gün sabırsızlık göstermeden büyüttün beni. Bazen kovalambaç oynadık koridorda seninle, bazen de saklambaç. Çocuk gibi mutlu oldun varlığımla. Ben senin neşe kaynağın oldum. Sen de bana oldun, her ne kadar doğam gereği bunu sana pek belli edemediysem de.

Ben nasıl yaşarım şimdi sensiz? Nereye giderim? Kim bakar bana senin gibi? Kimseye söylemesem, böylece yatsak seninle koyun koyuna, rahat bırakmazlar ki bizi; duyulur, ayırırlar ikimizi. Sokağa salarlar belki de beni, ya da bir barınağa götürürler. Oysa dokunmasalar, ben senin kucağına kalsam ve her nereye gidiyorsan beni de oraya götürsen anne!

Bir daha yatayım göğsüne, uyuyayım biraz orada, nasıl olsa birileri açacak kapıyı ve ayıracak seni benden, en iyisi kimse gelmeden, hiç bir şey olmamışcasına seveyim seni biraz ve sonra da şu küçük parmağını alayım yanıma. Oradan nasıl ayırabileceğim onu bilmiyorum, ama ben küçüklüğümde en çok senin serçe parmağınla oynamayı severdim anne. Giderken onu alayım, senden bir parça olsun yanımda.


Birsen Şahin

30 Kasım 2007

Etiketler:

Pazartesi, Kasım 26, 2007

Herkes Evine

Burası bana özeldir, kimse ağzının salyalarını burada akıtamaz! Herkes kavgasını kendi evinde yapsın. Hele sülükler hiç bulaşmasın. Nesiniz siz yahu? Bela mısınız? Haydi birinin kardeşiyle derdi var; peki, benimle kimin nesi var? Derdiniz ne?

Etiketler:

Pazar, Kasım 25, 2007

Bir İkaz

Umarım ikaz dikkate alınır

Etiketler:

Cuma, Kasım 23, 2007

Çözüm

Bir müddettir sülüğün biri cboxumu esin, yazıcı, ben de ve evsahibi ismiyle doldurup, türkçe kirlenmesine yolaçtığı için, kaldırdım. Böylece doğrudan bana eposta atsın ki, ben de kendisini cevaplayayım. Burada ulu orta anlatılacak birşey olmadığından, ziyaretçilerimin rahatsız olmasını istemiyorum

Birsen

Etiketler:

Perşembe, Kasım 15, 2007

ENKOYU 7 YAYINDA!

Başlığın üzerine tıklayın lütfen

Etiketler:

Cumartesi, Kasım 10, 2007

Darp İzi!


Ey aklım!
Günahlarımdan arınmadan terk etme beni!

Ne çocukluğum, ne gençliğim, ne kadınlığım kaldı elimde. Bir baktım ardıma, hepsi bir bohça içine dürüm dürüm dürülmüş. Ne sen sor, ne ben söyleyeyim gerçeği. Yarı aç, yarı tok, tarla bayır ırgatlığım/gözyaşım sel oldu önümde. Boğuldum kendi derdimde.

Hangi anadır o, kuzusunun başını okşayan? Ya hangi babadır önünde yol açan? Hiç kapımı çalmadı sevginin yüzü… Kardeş desen sürüsüne bereket/her biri kendine yaban.

Telli duvaklı gelinim düşlerimde; öyle ya, o bile yansımadı kağıda. Bir anı bile yok elimde. Acımasız bir saattir zaman. Kendi kendine gelin-güvey olmuş da, beni kaybetmiş ellerinden. Neredeyim ben?

İşte kan ellerimde! Kimin kanı? Bana sunulan ekmeğimdi, yularımı ellerinde tutan. Yirmi yıl, dile kolay tam yirmi yıl sürdü elinde ırgatlığım. Kâh tarlaydım sürülen, kâh uşaktım hizmetini gören…Şimdi sonu geldi işte ve ödendi bedel. Artık tak! dedi canıma ve saldım bütün tırnaklarımı üstüne. Yirmi koca yılın darp izidir benden sana hatıra kalan! Çıkma artık yoluma, isyan zilleri çalıyor tenimin, girme yatağıma, yılandır yatağımda bıraktığın zaman.

Bir tek aklım kaldı şimdi geriye, günahlarıma dolanan.

Birsen Şahin

10 Kasım 2007

Etiketler:

Seninle gurur duyuyorum

kalbim seninle

Edith Piaf - La Vie En Rose
by bigproblem11